.... üstündeki düşüncemiz

Türk makamları KOBİ’lere güveniyor

Türk KOBİ’leri, istihdamın %73’ünü sağlayıp ve ülkenin toplam katma değerinin %50’sinden fazlasını yaratarak, Türkiye’deki firmaların büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Ancak; finansman, iş gücü becerisi ve düzenlemelere erişimde gelişimlerini frenleyen zorluklar yaşıyorlar. Hükümetin KOSGEB ile birlikte yürürlüğe geçirdiği eylem planları; iş ortamını, KOBİ’lerin finansmana erişimini ve formasyon sisteminin gözle görülür şekilde gelişmesini sağladı.  

 

  1. Türk KOBİ’leri servet ve istihdam yaratma konusunda büyük katkı sağlıyor

 

OECD’nin üye ülkelerinin çoğunluğunda olduğu gibi, Türkiye’de de KOBİ’ler ülkedeki toplam firma sayısının büyük çoğunluğunu oluşturuyor. KOBİ’lerin geliştirme ve destekleme ajansı olan KOSGEB’e göre, Türk ekonomisinin yapısının %99,83’ü küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmakta (3 645 494 firma); mikro işletmeler ( 10 çalışandan az ), küçük işletmelerin (10 ile 49 çalışan arası) %5,3 ve orta ölçekli işletmelerin (50 ile 250 çalışan arası) %0,9’luk oranına karşı, %93,8’lik bir oranla fazla temsil ediliyor.

 

Toplamda, Türk KOBİ’leri ülkedeki istihdamın %73’ünü, katma değerin %50,6’sını ve yatırımların %58,3’ünü oluşturuyor. OECD’nin verilerine göre, KOBİ’ler ülkenin toplam ihracatının %56,2’sini kapsamakta.  2018’de, 121 460 yeni işletme TOBB’a (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) kaydını gerçekleştirdi ve, bir önceki yıla kıyasla bu veride %2,9’luk bir artış yaşandı. 2017’de 24 652 işletmeye kıyasla, 2018’de ikinci çeyrekte yaşanan ekonomik dalgalanmalara rağmen sadece 25 822 işletme faaliyetlerini sonlandırdı.

 

Türk KOBİ’lerinin çoğunluğu faaliyetlerini ticaret sektörü (%36,4), geri kalanı ise: hizmet (%27,3), ulaşım ve depolama (%14,7) ve imalat sektöründe (%12,6) sürdürüyor.  İmalat sektörü diğer ana sektörlere kıyasla daha az oranda Türk KOBİ’lerini temsil ediyor olsa da 2017 yılında ülkenin katma değerinin %30’unu oluşturmuştu. Bu sektöründe içerisinde, makine ve endüstriyel teçhizat imalat şirketlerine büyük ölçüde düşük teknolojik seviyeli küçük bir aile yapısı hakimdir.   

KOBİ’lerin coğrafi dağılımı nüfus dağılımının bir yansımasıdır. KOBİ’lerin büyük çoğunluğu Marmara bölgesi ve İstanbul’da bulunuyor (38), geri kalanı ise, Ege kıyısı (%17), Orta Anadolu (%16), Akdeniz kıyıları (%11), Karadeniz (%9) ve Güneydoğu Anadolu (%6) bölgelerinde bulunuyor, bu bilgiye ülkenin Doğusunun en az gelişmiş bölge olduğuda eklenmeli.

 

En yenilikçi KOBİ’ler Teknokentlerde bulunup, birçok avantaja sahiplerdir. En iyi üniversiteler ve öğrencileri bir araya getiren bir bilim parkına entegre olmanın üzerine, bu firmalar vergi avantajlarından yararlanıyor. Kamu makamları, yenilikçi şirketleri gelişimlerinde desteklemek ve girişimci dinamiklerini desteklemek adına çeşitli yöntemler sunmaktadır. Yine de, bu tür KOBİ’ler, Türk KOBİ’lerinin düşük bir oranına tekabül ediyor. Haziran 2019’da, Sanayi Bakanı’nın verilere göre, 5 328 şirket 84 Teknokent’te kayıtlı olup, bölgenin tamamına 54 030 çalışan ile yayılmıştı.

 

  1. Zayıflıklar ve engeller bundan böyle makamlar tarafından daha iyi dikkate alınıyor

 

1.Finansmana erişim gelişmiş olsa da makroekonomik türlerinde bir soru işareti kalıp, her şeyden önce kısa vadeli ihtiyaçları karşılıyor

 

2018 yazında yaşanan kriz sonrasında finansman erişimi koşullarının daralması Türk KOBİ’lerin yapısını güçlü şekilde etkiledi. Bankalar ve Kamu makamları 2016 yılından beri finansal araçlarını genişletse de, verilen krediler genelde kısa vadeli oluyor. Bankacılık sisteminin, şirketlerinin bütününe (yaklaşık %4,5) kıyasla KOBİ’lere (örneğin: Türkiye Ekonomi Bankası’na (TEB) %8 ile 9 arasında) daha yüksek bir takipli kredi oranı açıkladığını unutmamak gerek.

 

Bunun dışarısında, Türkiye’de 2015 yılından beri finansmana erişim koşulları özellikle Kredi Garanti Fonu (KGF) sayesinde düzeldi.2015 ile 2018 yılları arasında, bankalar tarafından KOBİ’lere verilen kredi 389 milyon TL’den (65 M€) 693 milyon TL’ye çıkarak (115 M€) ikiye katlandı. 2017 yılında KGF portföyünün artıp, 250 milyon TL’ye (42 M€) ulaşması ile, 290 000 KOBİ ( Türk KOBİ’lerinin %9,4’ü) kârlı çıktı.

 

KOSGEB’de KOBİ’lerin finansmanına katılım gösterip, özellikle mikro işletmeleri gözüne kestirdi. 2017 yılında, 289 937 KOBİ (yani Türk KOBİ’lerinin %9,4’ü) öncellikle mikro işletmelerin kârlı çıktığı, 500 000 TL’ye (85000€) ulaşan bir finansal yardım olan ‘’KOBİ’lerin banka kredi faizine destek’’ adlı programa katılım hakkı kazandı. 

 

Finansmana erişim yine de konjonktürel makro ekonomik gelişimlere bağlı kalıyor. Alternatif finansman araştırmaları KOBİ’ler için bir çözüm olabilir ancak, banka harici fon kaynakları Türkiye’de hala kısmi kalıyor: Türk mikro finansmanı çoğunlukla sivil toplum kuruluşları tarafından, ülkenin en az gelişmiş bölgelerinde sürdürülen projelere dayanıyor. Öte yandan, Türkiye’de sermaye-risk piyasası genişleme evresinde olsa da hala kısıtlı kalıyor (melek yatırımcılar 354 projede yaklaşık 52 Milyon EURO’luk bir yatırım gerçekleştirdi)

 

2. Personelin nitelik sorunları

 

Türk KOBİ’leri ya nitelikli personellere yeterli teklifi hazır olmadıkları için ya da o bölgede dengesiz bir şekilde dağılmış ve var olduğu için, ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte iş gücüne erişim ve tanımlama da zorluklar çekiyor.

 

KOBİ yöneticilerinin yönetsel ve girişimcilik becerilerinin eksikliği bir başka engel oluşturuyor. Bunu düzeltmek için, makamlar girişimcilerin eğitimini geliştirmeyi amaçlayan kamu politikalarını uygulamaya koydu. Bundan beri, KOSGEB, Eğitim Bakanı ve İŞKUR (Türkiye iş kurumu) bütün Türk topraklarında eğitim verme imkanı tanıyan protokolleri imzaladı.

 

3. Vergilendirme ve düzenleme ile ilgili kısıtlamalar

 

Kayıt dışı ekonominin payı (OECD’ye göre Türk GSYH’sinin %26,8’i) Türk ekonomisinde hala yüksek olup bunun ana sebebi resmi pazara giriş bedeli oldu. Hükümet kısa zaman önce, yeni çalışanlar için işveren katkılarından muafiyet gibi KOBİ’lerin gelişimini sağlayacak ve kayıt dışı ekonomiyi azalmak adına kurumlar vergisinde %55’e varan indirimler öngören veri önlemleri aldı. Öte yandan, 1 Ocak 2019 tarihi itibari ile minimum asgari ücretin 1603 TL’den 2020 TL’ye geçmesi resmi etkinlik üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.

 

Örneğin Mart 2018’de yürürlüğe giren konkordato prosedürü ile iflas ve aciz yasasının güncellenmesi gibi hükümet çabalarına rağmen, finansal zorluklar durumunda bu işleyiş hala yavaş ve pahalıdır. 2018’de, bir aciz dosyasının çözülmesi ortalama 5 yıl alırken, 2015’te bu süre yaklaşık 3,3 yıldı. 2015 ile 2018 yılları arasında, şirketlerin büyük ekonomik zorluklardaki iyileşme oranı %27,9’dan %15,3’e geçti.

 

Ek 1 : KOBİ’lerin sınıflandırılması

 

Tür

İş gücü

Gelir (Milyon TL)

Mikro

≤ 10

≤ 3

Küçük

≤ 50

≤ 25

Orta

≤ 250

≤ 125

Kaynal : KOSGEB

 

Ek 2 : KOBİ’ler üzerinde veriler

 

Tür

Rakam

%

Toplam işletme sayısı

3 652 521

%100,0

Toplam KOBİ sayısı

3 645 469

%99,8

Mikro

3 420 580

%93,8

Küçük

193 304

%5,3

Orta

32 585

%0,9

Kaynak : KOSGEB

 

Ek 3 : KOBİ’lerin Türk ekonomisin’deki payı

 

Toplam işletme

%99,8

İstihdam’daki payı

%72,7

Toplam katma değer’deki payı

%50,6

Satışların payı

%61,7

Yatırımların payı

%58,3

İhracatların payı

%55,1

Araştırma ve Geliştirme harcamaları

%35,3

Kaynak : KOSGEB

 

Ek 4 : Türkiye’de KOBİ’lerin Sektörel dağılımı2017)

 

Ticaret

%36,4

Diğer hizmetler

%27,3

Ulaşım ve depolama

%14,7

İmalat

%12,6

İnşaat

%7,3

Bilgilendirme & İletişim

%1,2

Madencilik ve maden çıkarma

%0,2

Kaynak : KOSGEB

 

Kaynak: Fransa Türk Büyükelçiliği Ekonomi Servisi / Bölgesel Ekonomik Servisi – Ağustos 2019

 

 

DAHA FAZLA HABER

Share this page Share on FacebookShare on TwitterShare on Linkedin
Close

Les Nouvelles de la Chambre